16 Aralık 2014 Salı

bio bus

Bio-Bus bugün seferlere başladı

İngiltere'nin insan ve yemek atıklarıyla çalışan ilk otobüsü seferlere başladı
Bio-Bus bugün seferlere başladı
İngiltere'nin insan ve yemek atıklarıyla çalışan ilk otobüsü olma özelliğini taşıyan Bio-Bus bugün seferlere başladı.

BİR DEPOYLA 300 KİLOMETRE YOL ALIYOR


Bath ile Bristol Havaalanları arasında yolcu servisi olarak çalışan Bio-Bus 40 kişi taşıyabilme kapasitesine sahip. Yakıtını insan ve yemek atıklarından sağlayan otobüs bir depoyla yaklaşık 300 kilometre (186 mil) gidebiliyor.

Bio-Bus'ın ucuz yakıtla toplu taşımada büyük fark yaratması beklenirken hava kirliliği konusunda da önemli bir çözüm olması bekleniyor.

11 Aralık 2014 Perşembe

Likenler

LİKEN NEDİR?LİKEN NEDİR?Algler ve mantarların ortak yaşamları sonucu oluşan yapılara verilen ad. Ağaç gövdelerinde ya da kayaların yüzeyinde yamalı bir görünüm yaratan grimsi yeşil ya da sarı yosuna benzer öbekler. Kökleri, yaprakları ve çiçekleri bulunmayan bu küçük canlıların yeryüzüne dağılmış 15 bin kadar türü bilinmektedir. Kızgın çöllerden kutup bölgelerindeki kayalıklara kadar hemen her yerde yaşayabilen, sıcağa, soğuğa, neme ve kuraklığa son derece dayanıklı canlılar olan likenler yalnızca kirli hava ve tozdan aşırı ölçüde etkilenir. Bu yüzden de özellikle sanayileşmiş, büyük kentlerin çevrelerinde bulunmazlar.
Likenler yapılarına göre başlıca üç tipe ayrılır. Bunlardan ilki, kayalara ya da ağaçlara yapışarak, yassı yamalar oluşturan kabuksu likenlerdir; bulundukları yüzeyden parçalar hâlinde koparılabilirler.

Görünümleri yaprağı andıran yassı ve genellikle kâğıtsı kütleler hâlindeki yapraksı likenler, çoğunlukla orta yerlerinden, bazen de geliştirdikleri köksü uzantılarla kaya ya da ağaçlara tutunur. Bulunduğu yerde dik olarak duran ya da ağaçların dallarından aşağıya sarkan dallanmış likenlereyse, çalımsı likenler denir. Ana yapıları gri, ipliksi mantar dokularından oluşur. Bu dokuların arasında parlak yeşil alg hücreleri bulunur.

Likenler çok yavaş büyüyen; ama çok uzun ömürlü canlılardır. Likenlerin bazı türleri insanlar, bazıları da hayvanlar için iyi bir besin kaynağı oluşturur. Likenlerin parfüm yapımında yararlanılan türleri de vardır. Bu canlıların yararları arasında belki de en önemlisi, çıplak kayalarda gelişerek salgıladıkları asitlerle kayaların yüzeyinden küçük parçacıkların kopmasına ve böylece oluşan ince toprak katmanında, başka bitkilerin yetişmesine olanak sağlamasıdır.

4 Aralık 2014 Perşembe

Kanser

KANSER NEDİR?


 


Vücudumuzda tüm organlar hücrelerden oluşur. Hücreler vücudumuzun en küçük yapıtaşlarıdır ve ancak mikroskopla görülebilirler.

Sağlıklı vücut hücreleri (kas ve sinir hücreleri hariç) bölünebilme yeteneğine sahiptirler. Ölen hücrelerin yenilenmesi ve yaralanan dokuların (vücut içi ve dışındaki) onarılması amacıyla bu yeteneklerini kullanırlar. Fakat bu yetenekleri de sınırlıdır. Sonsuz bölünemezler. Her hücrenin hayatı boyunca belli bir bölünebilme sayısı vardır. Sağlıklı bir hücre gerektiği yerde ve gerektiği kadar bölüneceğini bilir.


Buna karşın kanser hücreleri, bu bilinci kaybeder, kontrolsüz bölünmeye başlar ve çoğalırlar. Kanser hücreleri birikerek tümörleri (kitleleri) oluştururlar, tümörler normal dokuları sıkıştırabilirler, içine sızabilirler yada tahrip edebilirler. Eğer kanser hücreleri oluştukları tümörden ayrılırsa, kan yada lenf dolaşımı aracılığı ile vücudun diğer bölgelerine gidebilirler. Gittikleri yerlerde tümör kolonileri oluşturur ve büyümeye devam ederler. Kanserin bu şekilde vücudun diğer bölgelerine yayılması olayına metastaz adı verilir.

Kanserler oluşmaya başladıkları organ ve mikroskop altındaki görünüşlerine göre sınıflandırılırlar. Farklı tipteki kanserler, farklı hızlarda büyürler, farklı yayılma biçimleri gösterirler ve farklı tedavilere cevap verirler. Bu nedenle kanser hastalarının tedavisinde, var olan kanser türüne göre farklı tedaviler uygulanır.


Kanser hücreleriyle (pembe), lenfositlerin (sarı) savaşı.


Kanserin Nedenleri ?

Kanserin sebebi henüz kesin olarak bilinmemektedir. Kanser hastalığı için iki grup risk faktörü vardır. Kanser için risk faktörleri yaşam şekillerine, yaşa, cinsiyete ve aile öykülerine bağlı olarak değişir. Bir başka risk grubu ise çevresel faktörlerdir.

  • Sigara alkol kullanımı,
  • Uzun süre ve tehlikeli saatlerde güneş altında kalma,
  • Aşırı dozda röntgen ışınına maruz kalma,
  • Bazı kimyasal maddeler (katran, benzin, boya maddeleri, asbest v.b.)
  • Bazı virüsler
  • Hava kirliliği
  • Radyasyona maruz kalma,
  • Kötü beslenme alışkanlığı


Kanser Tehlikesinin 7 Habercisi


Kanserin belirti ve bulguları köken aldığı doku ve organlara göre değişir. Hatta bazen hiç belirti ve bulgu vermeden kontrol muayenelerinde kanser tanısı konulabilir.


Aşağıdaki belirtilere dikkat edin:

bullet
Rahim ve makattan gelen normal olmayan bir kanama veya akıntı
bullet
Memede veya vücudun herhangi bir yerinde ortaya çıkan şişlik ve sertlikler
bullet
İyileşmeyen yaralar
bullet
Uzun süreli ses kısıklığı ve öksürük
bullet
Yutkunma güçlüğü ve hazımsızlık
bullet
Ben ve siğillerde meydana gelen büyüme, kanama, renk değişikliği, yara...
bullet
Büyük ve küçük abdest yapmakta ki değişiklikler


Bu değişiklikler görüldüğünde bir hekime başvurmayı ihmal etmeyiniz....



EN SIK GÖRÜLEN KANSER TİPLERİ

bullet
Meme kanseri
bullet
Akciğer kanseri
bullet
Prostat kanseri
bullet
Mide kanseri
bullet
Kalın barsak kanseri
bullet
Rahim ağzı kanseri



KENDİ KENDİNİZİN BEKÇİSİ OLUN

Önce kanserden korkmamayı öğrenmeliyiz. Korku doktora gitmeyi önler ve hastalığın iyileştirilmesini engeller. Hastalık belirtilerini yorumlamak yalnızca doktorların görevidir. Kanserin belirtilerini bilmek bu belirtilerin herhangi birini hissettiğimizde derhal doktora başvurmak şarttır. Hiç rahatsızlık duymasak da yılda bir kez mutlaka genel kontrolden geçmeliyiz. Kanserin iyileştirilir bir hastalık olduğunu unutmamalıyız. İyileşme oranı kanserin erken teşhisi ile doğru orantılıdır.





1. Akciğer Kanseri;


· Uzun süre devam eden öksürük

· Öksürürken kan gelmesi

Nefes darlığı

Akciğer kanserini önlemek için sigarayı bırakın ve sigara içilen kapalı ortamlardan kaçının.

2. Cilt Kanseri;

· İyileşmeyen yara

· Ben ve siğillerde şekil, renk değişikliği

· Ani oluşan ben ve siğiller

Tehlikeli saatlerde güneşlenmeyin, mutlaka yüksek koruma faktörlü güneş kremleri kullanın.

3. Meme Kanseri;

· Memede ele gelen sertlik
· Meme başında içeri doğru çekilme
· Meme başında akıntı
· Meme şeklinde ki değişiklikler

Aylık olarak kendi kendinize meme muayenesi yapın, düzenli olarak mutlaka doktora gidin.

4. Ağız Kanseri;

Düzenli muayene ile diş hekiminiz ve doktorunuz ağız kanserini saptar

5. Rahim Kanseri;

· Menopozdan sonra olan kanamalar
· Nedeni belli olmayan vaginal akıntılar
· Bir aydan fazla devam eden adet kanaması, düzensizlikler veya anormal kanamalar
· Karında şişlik

Düzenli olarak PAP smear testi yaptırın ve pelvik muayene olun.

6. Kolon Kanseri;

· Makattan gelen kanama ve dışkılama alışkanlıklarının değişmesi
· Karın ağrısı
· Karında kitle
· Kilo kaybı

Sağlıklı ve dengeli beslenmeye dikkat edin. Az yağlı, bol lifli (sebze, meyve, kepekli unla yapılmış yiyecekler) besinleri tercih edin.


7. Prostat Kanseri;

· Sık sık (özellikle geceleri) idrara kalkma
· Kesik kesik, ağrılı ve sızılı idrar yapma
· İdrar kesesini tam boşaltamama hissi
· İdrar tutmada güçlük
· İdrar akış gücünde azalma


Hiçbir şikayeti olmasa da 45 yaş üzerinde her erkek, senede bir defa, PSA (prostat spesifik antijen) kan testi yaptırmalıdır.


KANSERDE ERKEN TANI


  • Tedavi şansını artırır
  • Tedaviyi kolaylaştırır
  • Tedavi giderlerini azaltır
  • Doku ve organ kaybını önler
  • Sakatlık bırakmaz
  • HAYAT KURTARIR


Günümüzde, milyonlarca insan kanserli yada kanseri tedavi edilmiş olarak yaşamaktadır. Kanser tanısı ne kadar erken konursa, tedavisi o kadar erken başlar ve kanser tedavisi ne kadar erken başlarsa tedavinin başarıya ulaşma şansı da o kadar yüksek olur.



Kaynaklar

  1. Cecil Textbook of Medicine
  2. National Foundation for Cancer Research
  3. T.C Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı
  4. Türkiye Kanser Derneği

2 Aralık 2014 Salı

Gezegen

Gezegenlerin özellikleri aşağıda güneşe olan yakınlıklarına göre sıralanmıştır. Güneşe en yakın gezegen Merkür iken, en uzak gezegen Plüton’dur.
Merkür
Sıcaklığı çok fazladır(gündüzleri 500° C, geceleri -175° C). Atmosferi yoktur ve yüzeyi kayalıktır. Kendi çevresindeki dönüşünü 58 günde, güneş çevresindeki dönüşünü 88 günde tamamlar.
Venüs
Sıcaklık çok yüksetir(400° C). Kalın ve yoğun bir atmosferi vardır. Kendi çevresinde 243 günde, güneş çevresinde 224 günde döner. Yani 1 venüs günü, 1 venüs yılından daha uzundur. Diğer gezegenlerin aksine kendi çevresinde ters yönde döner.
Mars
Sıcaklık düşüktür(-80° C ile -160° C). Atmosferin büyük çoğunluğu karbondioksitten oluşur. Yüzeyi kızıl renkli ve kayalıktır. Kendi çevresindeki dönüşünü 24 saat 37 dakikada, güneş çevresindeki dönüşünü 687 günde tamamlar.
Jüpiter
Güneş sisteminin en büyük gezegenidir. Kütlesi dünyadan 1300 kat daha büyüktür. Tam olarak katı olmayıp gaz ve buz bulutlarından oluşmuştur. Kendi çevresindeki dönüşünü 10 saatte, güneş çevresindeki dönüşünü 12 yılda tamamlar.
Satürn
Sıcaklığı düşüktür(-145). En belirgin özelliği halkalarının olmasıdır. Yoğunluğu sudan az olan tek gezegendir. Yani uygun bir okyanus bulunup satürn gezegeni içine bırakılacak olsaydı, yüzerdi. Kendi çevresinde 10 saatte, güneş çevresinde 29,5 yılda döner.
Uranüs
Metan gazı içeren atmosferi nedeniyle mavi-yeşil renkli, çok soğuk bir gezegendir(-190° C). Kendi çevresindeki dönüşünü 17 saatte, güneş çevresindeki dönüşünü 84 yılda tamamlar.
Neptün
Güneşten uzak olduğu için sıcaklığı çok düşüktür(-200° C). Kendi çevresindeki dönüşünü 16 saatte, güneş çevresindeki dönüşünü 165 yılda tamamlar.
Plüton
Dünya’dan çok uzakta olduğu için ölçülerini saptamak zordur. Yüzeyinde sıcaklığın -200° C’nin altında olduğu sanılmaktadır. Kendi çevresindeki dönüşünü 248 yılda tamamlar. Son dönemlerde plütonun gezegen olmadığı söylenmektedir.
Gezegenlerin Boyutlarının Karşılaştırılması:gezegenler1
gezegenler2
gezegenler3

21 Kasım 2014 Cuma

Çizgili kas

Çizgili kas

 
Çizgili Kas
Çizgili kas hücresi, kırmızı kas hücresi olarak da bilinir. Miyozin ve aktin proteinleri içerir. Kasılma, bu moleküllerin bir biri üzerinde kaymasıyla gerçekleşir. İsteğe bağlı olarak hareket etmemizi sağlar. Kas Hücresi SARKOLEMMA adı verilen hücre zarı ile çevrilidir. Her kas hücresi ayrıca ENDOMİSYUM denen konnektif doku ile sarılıdır. Lif demetleri (kas demetleri) bir araya gelerek lif demetlerini (Fasiculus) oluştururlar. Bu demetleri saran konnektif doku PERMİSYUM dur. Lif demetlerinin bir araya gelmesiyle de iskelet kası oluşur. Bunu EPİMİSYUM adı verilen konnektif doku sarar. Ayrıca bunun da üzerinde tüm vücut kaslarını saran FACİA adı verilen bir konnektif doku vardır.
Kas hücrelerinde sarkoplazma vardır. Bu sarkoplazma içerisinde asılı halde bulunan yüzlerce MYOFİBRİL vardır. Miyofibriller protein yapısındaki ince ve kalın myofilamentlerden oluşmuştur. Bunlardan ince olanı ağırlıklı olarak AKTİN olmak üzere TROPONIN ve TROPMYOZİN moleküllerinden, kalın olan ise MYOZİN moleküllerinden oluşmuştur. Bu nedenle ince ve kalın flamentler sırasıyla aktin ve myozin flamentleri olarak da tanımlanırlar. Myozin flamentleri orta bölgeleri dışında, çapraz köprüler içerirler. Çapraz köprülerin başlarında myozin ATP’az enzimi yer alır. Bu enzim ATP’yi parçalayarak ADP+P+ENERJİ oluştururlar.
İskelet kaslarına çizgili görünümü veren aktin ve miyozin filamentlerinin dizilişidir. Sarkomer üzerinde, yalnızca aktin filamentlerin bulunduğu bölge I bandı adını alır ve ışık mikroskobunda açık renk görüntü verir. Öte yandan aktin ve miyozin flamentlerinin birlikte yer aldığı kısımlar daha koyu renk görülürler. Bu bölgeler A BANDI olarak isimlendirilirler. A bandının ortasında aktinin ulaşamadığı ve yalnızca miyozinden oluşan bir alan vardır. H BÖLGESİ olarak adlandırılan bu bölge I bandından daha koyu, A bandından ise daha açık renkte görülecektir. I bandı ortasında dikey olarak uzanan Z ÇİZGİSİ bulunur. Böylece, dinlenim durumundaki, iki Z çizgisi arasında H bölgesini saymazsak sırasıyla I-A-I bantları yer almış olur. Z çizgileri bir bir myofibrilden diğerine doğru uzanarak kas lifinin içindeki myofibrilleri birbirine bağlarlar. İki Z çizgisi arasında kalan bu bölgeye SARKOMER adı verilir. Sarkomer kas kasılmasında kısalma ve uzamanın gerçekleştiği bölümdür

20 Kasım 2014 Perşembe

Kalp

Kalp göğsün ortasında yer alan, kaslardan oluşan bir organdır. Yaygın yanlışın tersine, göğsün sol yanında değil, göğsün orta çizgisi üzerine, biraz solda kalacak biçimde yerleşmiştir. Ağılığı erkeklerde 340 gr kadar, kadınlarda ise biraz daha azdır.
Kalbin sağ kenarı, göğüs kemiğinin sağ yanının arkasına rastlar; kemiğin soluna doğru, ucu sol memenin hemen altığına rastlayan bir üçgen biçiminde uzar. Kalp atışlarının kolayca duyulduğu bu uç noktaya tıp dilinde “apeks” (tepe) denir.
Kalbin görevi
Kalbin görevi, iki ayrı dolaşım sistemine kan pompalamaktır. Kanı önce bedenin başlıca atardamarı olan aorta, oran da öteki atardamarla pompaları.
Kan, organları ve dokuları dolaşıp oksijenini bıraktıktan sonra, toplardamar ile kalbe geri döner; kalbin ikinci dolaşımına girerek yeniden oksijen almak için akciğerlere pompalanır ve oksijenle yüklenmiş olarak kalbe geri gelir.
Kanın akciğerlere gidip gelmesine “küçük dolaşım” (pulmoner dolaşım); bedene dağılmasına ise “büyük dolaşım” (sistemik kan dolaşımı) adı verilir. Kanı kalpten organlara atardamarlar taşır, toplardamarlar da geri getirir.
Kalbin yapısı
kalp2Kalbin pompalama görevini dört ayrı bölüm gerçekleştirir. Bu bölümler, sıkıştıkları zaman kanı ileri iten kaslardan odacıklardır. Her odacığın çevresindeki kas kalınlığı, bölümün görevine göre değişir. Kasın en kalın olduğu yer, pompalama işleminin büyük bölümünü üstlenen sol karıncık duvardır.
Toplardamarlardan gelen kan kalbin iki yanındaki ince duvarlı kulakçıklara dolar. Bunları kanı aradaki kapakçıktan daha kalın kas yapısına sahip karıncıklara, karıncıklar da a
tardamara pompalar.
Kulakçıklar karıncıkların üstünde, arkada yer alırlar, iki kulakçık ile karıncık arasında, karıncıklar arası ve kulakçıklar arası bölme yer alır.
Kalbin çalışması
Akciğerlerde oksijen yüklenen kan akciğer toplardamarlarından geçerek kalbin sol karıncığına ulaşır. Sol kulakçık kasılarak kanı mitral(ikili) kapaktan geçip sol karıncığa dolmaya zorlar.
Sol karıncık kasılmaya başlayınca mitral kapak da kapanır ve kan aort kapağından aorta geçerek bedene dağılır ve dokulara oksijen taşır.
Oksijenini bırakan kan, gövdeden alt ana toplardamar, baştan ise üst ana toplardamar adındaki büyük toplardamarlar ile kalbe geri döner ve sağ kulakçığa ulaşır, kulakçık kasılınca triküpid(üçlü ) kapaktan sağ karıncığa geçer.
Sağ karıncığın kasılması kanı damar ağzındaki kapaktan ileri iterek akciğer atardamarlarıyla akciğere gönderir. Yeniden oksijen yüklenen kan akciğer toplardamarlarına geçerek kalbe döner (önce sol kulakçığa oradan sol karıncığa) ve çevrem yeniden başlar.
Kapaklar:
Akciğer atardamarı girişindeki kapak ile aort kapağının yapıları birbirine benzer. Bunları oluşturan sarı-beyaz renkli üç ince zar, kanın akışı yönünden açılır, ama ardından başlangıçtaki durumuna dönerek kanın geri akmasını engeller.
Mitral kapak ile triküspidkapak (ilki sol karıncıkla sol kulakçık arasında, ikincisi sağ karıncıkla sağ kulakçık arasında) da benzeşir, ama bunların yapıları daha karmaşıktır. Mitral kapak iki, triküspid kapak da üç parçadan oluşur.
Kapak parçalarından karıncığın çevresindeki kaslara uzanan lifler “chordae tendineae” olarak adlandırılır. Karıncığın her kasılmasında karıncık kası bu lifleri de gererek kapakların kapanmasını sağlar ve kanın kulakçığa geri sızmasını engeller.
Zamanlama sistemi
Kalbin her vuruşunda iki kulakçık birden kasılarak karıncılara kan pompalar. Bunu, karıncıkların birlikte kasılması izler.
Bu kasılmalar dizisini çok karmaşık bir elektriksel zamanlama sistemi düzenler.
Kalbin çalışmasını denetleyen asıl nokta, sağ kulakçığın üstünde yer alan ve “sino-atrial düğüm” adı verilen odaktır. Buradan yayılan elektriksel uyarı kulakçıklara ulaştığında onların kasılmasına neden olur. Kulakçıklarla karıncıkların birleştiği noktada ise atrioventriküler düğüm bulur.
Kasılma uyarısı burada hafif bir gecikmeye uğradıktan sonra “his demeti” adı verilen iletken lif demeti boyunca önce karıncıklar arası bölmeye, sonra da karıncıklara yayılıp, kasılmalarını sağlar.

17 Kasım 2014 Pazartesi

Pekmez

Pekmezin Faydaları Nelerdir. Hangi Pekmez Neye İyi Gelir?


Pekmez, aslında çok eskiden beri bilinen ama kıymeti çok daha sonra anlaşılan bitkisel karışımlardan. Pekmezin faydaları çoktur. Mesela çok iyi bir anti oksidan olan pekmez, aynı zamanda kan yapıcı besinlerin başında gelir. aynı zamanda kendi içinde üzüm, hurma, keçiboynuzu, dut pekmezleri gibi bir çok pekmez türünü bulunduran pekmezin yararlarını sayacağız. işte onlardan bazıları:

Hurma Pekmezi

» Hurma pekmezi, uzun süre aç kaldığınız zamanlarda, üzerinizde oluşan halsizliğe karşı çok faydalıdır.

» Spor yapanlar içinse adeta enerji içeceği görevini görür.

» Kalp ve damar hastalıkları riskini azaltıcı bir etkisi vardır.

» Zihnin ve bedenin gelişmesine yardımcı olur.

» Kuru öksürüğü keser.

» Boğaz ağrısını giderir.

» Bronşit ve soğuk algınlıklarına karşı oldukça etkilidir.

» En önemlisi kansere karşı bitkisel bir çözümdür. Kansere karşı koruyucu etkisi vardır.





ÜZÜM PEKMEZİNİN FAYDALARI NELERDİR? ÜZÜM PEKMEZİ NEYE İYİ GELİR?

Üzüm Pekmezi


Üzüm pekmezi halk arasında en çok bilinen pekmez türlerinden birisidir. Üzüm pekmezinin faydaları ise

» Vücuttaki kan miktarını arttırır

» Doğal bir enerji deposudur.

» İştah açıcıdır.

» Hamilelikte ve bebek gelişiminde çok etkili ve faydalıdır. Uzmanlar tarafından bu dönemlerde kullanılması önerilir.

» Mideyi, bağırsakları ve böbrekleri kuvvetlendirir.

» Damar sertliğine karşı iyi gelir.

» Kan dolaşımınızı rahatlatır.




Değişik pekmez cinslerinde olduğu gibi üzüm pekmezinde, fosforla kalsiyum oranı yine istenilen oranın çok çok üzerindedir. Fosfor ve kalsiyum içeriği pek çok besinde bulunur ancak böyle besinlerde ancak fosfor oranı düşük kalsiyum oranı fazla ise kalsiyumun alınımı fazla olur. İşte pekmez de kalsiyum/fosfor oranında fosfor oranı düşük olduğu için kalsiyumun kuvvetle alınımı sağlandığı için çok önemli bir gıda maddesi olduğu söylenebilir. Fosfor ve kalsiyum, bağırsakta bozulmuş dengeyi düzeltmek suretiyle kalsiyum absorbsiyonu yeterli hale getirilebilir. Pekmezde eser olduğu gibi en çok 85 mgr fosfor vardır. Buna karşılık kalsiyum miktarı çok fazla olduğu için bu denge, kalsiyum-fosfor dengesi istediğimiz oranlarda olmaktadır. Dolayısıyla üzüm pekmezi çocukların kalsiyum ihtiyacını sağlayacak yeterli oranlarda kalsiyum ve fosfor ihtiva etmektedir. Pekmez kalsiyum ve fosfor kaynağı olarak kullanılmaktadır.


DUT PEKMEZİNİN FAYDALARI NELERDİR? DUT PEKMEZİ NEYE İYİ GELİR?

Dut Pekmezi

Dut pekmezi de tıpkı üzüm pekmezi gibi, halk arasında en çok bilinen pekmez türlerindendir. Tıpkı diğer pekmezler gibi sağlık kaynağıdır. Dut pekmezinin faydaları şunlar olarak gösterilebilir.

» Kansızlık için dut pekmezi kullanmak gerçekten çok faydalıdır.

» Mide hastalıklarında özellikle, ülser hastalığına karşı dut pekmezi çok iyi gelir.

» Astım ve bronşit hastalıklarında faydalıdır.

» Soğuğa ve soğuk algınlığına karşı dut pekmezi, vücut direncinizi arttırıcı özelliğe sahiptir.

» Sporcular için enerji deposudur.

» Bebeklerin büyümesinde ve gelişmesine yardımcı olur.

» Çocukların zeka gelişimi için dut pekmezi önerilmektedir.

» Dut pekmezi ile gargara yapılırsa, ağız ve boğaz hastalıklarına karşı etkili olur.

» Çocuklarda sıklıkla rastlanan bir çocuk hastalığı olan pamukçuk hastalığına karşı yaygın olarak kullanılır.



Dut Pekmezi Daha Neye İyi Gelir ?

Dut pekmezi enerji bakımından yoğun enerji içeriğine sahip olan karbonhidratlardan dolayı yoğun enerji içeriğine sahip olan bir pekmez türüdür. Bu pekmez hem çocuklarda hem emzirenlerde,hem gebelerde bio yararlılığı fazladır. Pekmezin en önemli özelliği ise minarel bakımından çok zengin olması.Demir,çinko ve magnezyum gibi birçok minareli bol miktarda içerir. Konsantre olması bakımından tıpkı minarelli şuruplar gibi vucüda mineral bakımından destek vermektedir. Bu nedenle pekmezi hem çocuklarda,hem gebelerde hem emzirenlerde besin değeri bakımından ve enerji vermesi bakımından öneriyoruz.

Bunun dışında spor yapanlar özellikle spor öncesi enerjiye ihtiyaç duyarlar aslında çok doğal yoldan enerji almanın yollarından biri de pekmezdir. Pekmezi su içerisinde açarak içtiğinizde spor öncesinde yoğun bir enerji almanızı sağlar. Aynı zamanda spor esnasında kaybedeceğiniz mineralleri de yerine koymuş olursunuz. Dut pekmezi aynı zamanda bir çok hastalıkta da olumlu etki gösterebilen bir pekmez türüdür. Bunlar ;


•Kansızlık ve demir eksikliğini önler

•Ülser gibi mide rahatsızlıklarını önler

Dut pekmezi kalori bakımından 100 gramında 300 kaloriye yakın bir kalori barındırmaktadır.Günde 2 yemek kaşığı aldığınızda hemen hemen 60 kalori alırsınız ve buda aslında 2 küp şeker kadar kalori demektir.Bu nedenle yetişkinlerde 2 yemek kaşığı dut pekmezini çocuklarda ise 2 tatlı kaşığı içilmesi önerilir.


KEÇİ BOYNUZU PEKMEZİNİN FAYDALARI NELERDİR? KEÇİ BOUNUZU PEKMEZİ NEYE İYİ GELİR?

Keçi Boynuzu (Harnup) Pekmezi

» Kansızlığa karşı en iyi pekmezdir. Fakat tadı çok ağır olduğundan yemesi biraz zordur.

» Kolestrolü düşürür ve tansiyonu dengeler.

» Kalbi takviye eder.

» Cinsel gücü arttırıcı bir pekmezdir. Ayrıca sperm sayısını artırıcı özelliği de kesinlik kazanmıştır.

» Vücudu güçlendirip enerjik bir hale getirir.

» Kansızlığa karşı birebirdir.

» Dişleri besler.

» Kemikleri güçlendirir.

» Bağırsakları çalıştırır. Bu nedenle zayıflamak için pekmez kullanılabilir.

» Çocuklar ve hamile bayanlar için protein değerleri açısından çok faydalıdır.

» Potasyum, kalsiyum, fosfor, magnezyum, demir, bakır, çinko içerir

» Akciğer rahatsızlıklarına karşı pekmez kullanılabilir.




Keçiboynuzu Pekmezi Daha Neye İyi Gelir ?

Keçiboynuzu pekmezi de diğer tüm pekmezler gibi aslında tok tutucu etkiye sahiptir.En önemli etkilerinden biri de tok tutmasıdır.O yüzden zayıflama diyetlerinde yemeklerden önce 1 tatlı kaşığı kadar kullanılmasında fayda vardır.Bunun yanı sıra keçiboynuzu pekmezini diğer pekmezlerden ayıran özelliklerse ;

ishal ve kabızlık gibi bağırsak hareketlerini bozan durumlarda bağırsak düzenleme etkisi vardır.

Kalsiyum miktarı zengin olan besin kaynağı olması nedeniyle süt ve yoğurt tüketemeyen çocuklara,hamile


keçiboynuzu pekmezi,keçiboynuzu,pekmez,keçiboynuzu pekmezinin yararları,keçiboynuzu pekmezinin faydaları,keçiboynuzu pekmezi neye iyi gelir keçiboynuzu pekmezinin faydaları


kadınlara ve emziren annelere tavsiye edilir

•Keçiboynuzu pekmezi mineral deposu olup,bir enerji kaynağıdır

•Astım,bronşit gibi hastalıklarda hastalığın seyrini yavaşlatır

•Bağışıklık sistemini güçlendirir,hastalıklardan korur ve kansere karşı koruyucu etki gösterir. Keçiboynuzu pekmezini yetişkinlerde günde 2 yemek kaşığı çocuklarda 1 yada 2 tatlı kaşığı kadar kullanılmasında yarar görülmektedir.



ANDIZ PEKMEZİNİN FAYDALARI NELERDİR? ANDIZ PEKMEZİ NEYE İYİ GELİR?Andız Pekmezi

Halk arasında pek bilinmeyen bir pekmez olan andız pekmezi, andız ağacının meyvesinden elde edilir. Andız pekmezinin faydaları şu şekilde sıralanabilir.

» Bronşit, öksürük, sarılık, kaşıntı, egzama, mide bulantısı, akciğer, karaciğere karşı faydalı bir pekmezdir.

» Bütün pekmez cinslerinde olduğu gibi kan yapıcıdır.

» Ayrıca gerçek bir enerji deposudur.

Andız Pekmezi Daha Neye İyi Gelir ?
Andız pekmezi andız meyvesi ağacının meyvesinden elde edilen pekmez türüdür.Bu pekmez türünün en önemli özelliği çok yoğun mineral özelliğine sahiptir.Yani mineral eksikliği olan kişilerde destek amaçlı
rahatlıkla kullanılabilecek konsantre formüldedir.Andız pekmezinin özellikleri ise
  • Öksürüğe iyi gelir
  • Karaciğer ve akciğer hastalıklarında olumlu etkiye sahiptir
  • Kalsiyum,magnezyum ve fosfor gibi birçok mineral bakımından zengindir
  • Enerji vericidir
Andız pekmezi çocuklarda,emzirenlerde ve gebelerde çok rahatlıkla kullanılabilir.Çünkü günlük mineral alımınıza ek takviye olarak çok yüksek dozda mineraller vermektedir.Andız pekmezi içerdiği yararlı organik asitlek bakımından da çok yüksek oranda anti oksidan kapasiteye sahiptir.Buda birçok hastalıktan korunmamamıza neden olur.Bunlardan en önemlisi ağız içi yaralar yada egzama gibi rahatsızlıklardır.Bu tür rahatsızlıklarda andız pekmezi tedavi sürecini olumlu yönde etkileyebilmektedir


Pekmezin Besin İçeriği ve İnsan Sağlığına Sağladığı Faydalar
Pekmez de kuru üzüm gibi yüksek şeker içeriği nedeniyle iyi bir karbonhidrat ve enerji kaynağıdır. Ayrıca, mineralleri yoğun olarak içermektedir. Pekmez özellikle günlük kalsiyum, demir, potasyum ve magnezyum gereksiniminin büyük bir kısmını karşılamaktadır. Mineral miktarının fazla ve emilim oranlarının yüksek olması nedeniyle hamile ve emziklilerin, tüberkilozlu hastaların, iyileşme dönemindeki kişilerin diyetinde yer alması önerilmektedir.
Pekmezin çok iyi kaynak olduğu besin öğelerinden biri de kromdur. Dokuların krom içeriği hamilelikte, malnütrisyonda ve yaşla büyük ölçüde azalmaktadır. Krom, glikoz toleransa faktörünün yapısında bulunur. Ve insülün kullanımı ile glikoz metabolizmasını etkiler. Rafinasyon işlemi sonucunda gıdalardaki krom miktarının büyük ölçüde azaldığı göz önüne alınırsa pekmezdeki kromun önemi daha da belirginleşmektedir.
Pekmezin bileşimi ve besin öğeleri gereksinimi karşılama yüzdeleri (100 gr.'da)
Bileşen Miktar Öngörülen miktarın yüzdesi
Su (%) 28-33,9 -
Enerji (kalori) 257-293 11,2
Toplam şeker
(kuru maddede ) 83,7-87,6 -
protein (gr) 0,6 0,9


Mineraller (mgr)
Kalsiyum 400-500 100,0
Fosfor 31 6,2
Demir 9,2 92,0
Sodyum 96 -
Potasyum 1470 73,5
Magnezyum 140 46,7
Kükürt 69 -
Bakır 0,43 21,5


Vitaminler
A vitamini (IU) 0 0
C vitamini (mgr) 0 0
Tiamin (mgr) 0,04 3,3
Riboflavin (mgr) 0,15 10,7
Niasin (mgr) 1,4 7,8

pekmezin yararları sayamayacağımız kadar çoktur.
Hamileler ve çocuklar için bulunmaz besin kaynağı olan pekmezin "thiamin", "riboflavin" ve "demir" açısından baldan daha zengin olduğunu araştırmalar ortaya koyuyor. 1 kg üzüm veya 200 gram pekmezin, kalori açısından 1150 gram süte, 300 gram ekmeğe veya 350 gram ete eşdeğer olduğu belirtiliyor.

Özellikle üzüm pekmezinin içinde doğal olarak bulunan glikoz ve früktoz, vücudumuzda hemen emilerek kana karışır ve metabolizmada enerjiye dönüşür. bu doğrultuda şunu söylemeliz ki; sabahları içeceğimiz iki yemek kaşığı pekmez, herkes için çok değerli ve çok önemli olan 2 mg. demir, 80 mg. kalsiyum ve 58 kcsal enerji ihtiyacımızı karşılayacaktır.